Freud'un orataya attığı bu kavra. Halk dilinde bilinen anlamında farklı bir anlam taşımaktadır.
Freud'un psikanalitik teorisinde "ego," insan zihninin mantık, gerçeklik ve denge merkezi olarak işlev görür. Ego, bilinçli ve bilinçdışı zihnin her iki düzeyinde de çalışır ve id'in ilkel dürtüleri ile süperego'nun ahlaki ve toplumsal standartları arasında denge kurmaya çalışır. İşlevi, id'in arzularını ve süperego'nun taleplerini gerçek dünya koşullarına uyacak şekilde tatmin etmektir.
Ego, gerçeklik ilkesi doğrultusunda çalışır ve bu nedenle, id'in anında haz arayışını erteleyebilir veya yönlendirebilir. Bu süreçte, ego rasyonel düşünme, planlama ve problem çözme yeteneklerini kullanarak kişiyi tehlikelerden korur ve toplumsal normlara uygun davranışlar sergilemesini sağlar.
Örneğin, bir kişi acıkmış olabilir (id'in bir dürtüsü), ancak ego bu dürtüyü hemen gidermek yerine uygun bir zaman ve yerde yemek yemeyi planlar. Ego, aynı zamanda içsel çatışmaların ve stresin yönetilmesinde de kritik bir rol oynar, çünkü kişinin hem içsel arzularını hem de dışsal talepleri dengede tutmasını sağlar.
Freud'un zihin modelinde, ego id ve süperego ile sürekli bir etkileşim içerisindedir ve bu etkileşim, bireyin davranışlarını ve psikolojik sağlığını şekillendirir. Ego'nun başarılı bir şekilde işlev görmesi, bireyin hem içsel hem de dışsal dünya ile uyumlu bir şekilde yaşayabilmesi için önemlidir.