(alm. İnstinkt; fr. ve ing, instinct) Herhangi bir türe
özgü doğuştan var olan yetkin ve bir ereğe yönelik örgütlenmiş,
özdevimsel etkinlikler bütününe içgüdü adı verilir. Diğer bir deyimle içgüdü, bireyin doğuştan getirdiği öğrenilmemiş becerilerdir.
Terzi kuşunun büyük bir ustalıkla yuvasını kurması, göçmen
kuşların vakti gelince büyük bir düzen içinde başka diyarlara göç
etmeleri, tatlı suda dünyaya gelen som balıklarının, iki yaşından
itibaren, nehirlerden denizlere geçerek orada birkaç yıl kaldıktan sonra cinsel olgunluğa erişir erişmez geldikleri aynı yolu izleyerek döllenmek için doğdukları sulara dönmeleri içgüdüsel
davranışlara örnek olarak gösterilebilir. Tüm bu davranışlar öğrenilmiş olmayıp türe özgü ve bir ereğe yönelik etkinliklerdir.
Hayvanlardaki bu doğuştan varolan davranışlara karşın insanlardaki süt emme eylemi bir yana bırakılacak olursa diğer davranışların hepsinin de öğrenilmiş olduğu görülür. Annelik içgüdüsü diye bilinen davranış bile sosyal koşullarla yakından ilgilidir.
İçgüdü terimi bazı yazarlar tarafından psikanalizde itki yerine kullanılmıştır. Ancak, Freud öğretisiyle tam bir uyum sağlayabilmek için itki ve içgüdü terimlerinin ayn kavramları dile
getirdiklerini bilmemiz gerekir. Freud öğretisinde Trieb(alm) yani itki sözcüğünün farklı bir anlamı vardır. Bu arada Freud’ün
çoğu kez içgüdü (instinkt ‘alm.’) sözcüğünü hayvan içgüdüsünden söz ederken kullandığını belirtmek gerekir. Yine Freud,/‘İnsanda hayvanlardaki içgüdüye benzer kalıtsal ruhsal yapılanımlar var mıdır?” sorusunu sorarken bu sözcüğü itki karşılığı olarak almamaktadır. Freud, içgüdüyle soyoluşla ilgili kalıtsal şemlerin varlığından söz etmektedir. (Bak. İtki)