Aşk mı Bağımlılık mı?
Her tartışmanın ardından içini kemiren bir soru: “Ya giderse?”
Birlikte olmadığınızda eksik, hatta yetersiz mi hissediyorsun?
Onsuz bir hayatı düşünemiyor, bu ilişkiyi “aşk” diye tanımlarken aslında seni tükettiğini fark etmiyor musun?
Belki de bu, aşk değildir.Belki de bu, duygusal bağımlılıktır.
Duygusal Bağımlılık Nedir
Duygusal bağımlılık, bireyin kendi değerini başka bir insan üzerinden tanımlaması durumudur. Kişi, karşısındaki olmadan kim olduğunu bilemez hale gelir; varoluşunu, sevilmeye ve onaylanmaya bağlar. Aşkın sağlıklı doğasında iki ayrı birey birlikte bir şey inşa ederken, duygusal bağımlılıkta biri diğerine tutunur — kimi zaman kendi benliğini feda etme pahasına.
Bu bağımlılığın fark edilmesi kolay değildir. Çünkü dışarıdan bakıldığında sevgi gibi görünür. Hatta toplumda sıkça romantize edilir: “Sensiz yapamam”, “Sen benim her şeyimsin”, “Senden başka kimsem yok” gibi cümleler sağlıklı bir ilişkinin değil, duygusal bağımlılığın göstergeleridir.
Bağımlılık Belirtileri
Bazı davranışlar bu bağımlılık halini ele verebilir:
• Her an mesaj beklemek, geç gelen cevaba yoğun kaygı duymak.
• Partnerin arkadaşlarıyla vakit geçirmesinden rahatsız olmak, hatta kıskançlık krizlerine girmek.
• Küçük bir ilgisizlikte bile terk edilme korkusuyla paniğe kapılmak.
• Kendi hayatına dair planlarının olmaması ya da tüm odağını sadece ilişkiye vermek.
• Ayrılığı düşünmenin bile “hayatın sonu” gibi gelmesi.
Bu durumlar, kişinin içsel boşluklarını ve değersizlik inançlarını bir başkasıyla doldurmaya çalıştığının göstergesi olabilir.
Köken: Çocuklukta Sevilmeyi Hak Etme Mücadelesi
Duygusal bağımlılığın temeli çoğu zaman çocuklukta atılır. Eğer bir çocuk olarak sevgiyi hak etmek için çabalamak zorunda kaldıysan — duygusal destek koşullu olarak verildiyse — bilinçdışında şu inanç yerleşebilir: “Sevilmek için hep bir şey yapmalıyım, yoksa yalnız kalırım.”
Bu çocuklar büyüdüğünde ilişkilerde benzer döngüleri tekrar eder. Birini mutlu etme, kaybetmeme çabasıyla kendinden vazgeçer; ama içten içe hâlâ o küçük çocuk gibi sevilmeyi bekler.
Peki Bu Döngüden Nasıl Çıkılır?
İlk adım, farkındalıktır. Yani içinde bulunduğun ilişkinin dinamiklerini görmek. “Ben bu ilişkide kimim?”, “Neden bu kadar korkuyorum?”, “Bu gerçekten sevgi mi, yoksa bağımlılık mı?” sorularını sormak cesaret ister. Fakat dönüşüm burada başlar.
Sonraki adım ise kendine dönmektir.
• Kendi ihtiyaçlarını fark etmek.
• Kendini sevilmeye layık, yeterli ve değerli bir birey olarak kabul etmek.
• Yalnız kalabilme becerisi geliştirmek.
• Ve en önemlisi: Kendinle bir ilişki kurmak.
Çünkü sağlıklı aşk, “Sensiz yapamam” değil;
“Seninle daha da güçlüyüm.” demektir.
İki ayrı insan, kendi kimliklerini koruyarak birlikte yürüyebiliyorsa, o zaman ilişki gelişebilir, büyüyebilir. Duygusal bağımlılık ise bireyin kendi kimliğinden vazgeçtiği, karşısındakine yapıştığı bir durumdur — ve bu, uzun vadede yıkıcıdır.