Hiçbir Şey Hissetmiyorum

Hiçbir Şey Hissetmiyorum

Hiçbir Şey Hissetmiyorum

“Hiçbir şey hissetmiyorum” ifadesi, travma perspektifinden bakıldığında, bireyin duygusal dünyasındaki bir donukluk ya da kopukluk durumuna işaret edebilir. Travma, özellikle yoğun ya da tekrarlayan olduğunda, kişinin hem zihinsel hem de bedensel savunma mekanizmalarını devreye sokabilir. Bu savunmaların başında duygusal uyuşma gelir.

Travmaya maruz kalan bireyler, yaşadıkları yoğun stres, korku veya çaresizlik duygularıyla baş edebilmek için bir çeşit içsel “kapatma” geliştirebilirler. Bu, beyinin duyguları işlemekte zorlandığı ve bedeni tehlikeden koruma amacıyla bir “donma” tepkisi geliştirdiği bir süreçtir. Yani kişi, olumsuz ya da zorlayıcı duygulardan kaçınmak için, genel olarak hiçbir şey hissetmeme noktasına gelebilir. Bu, beyin tarafından bilinçsiz bir şekilde uygulanan, kendini koruma stratejisidir.

Duygusal uyuşma, genellikle travmanın işlenmemiş ya da tam anlamıyla çözümlenmemiş olduğuna dair bir işarettir. Kişi, sadece acı veren duygularını değil, genel anlamda tüm duygusal deneyimlerini baskılayabilir. Bu durumda birey ne mutluluk ne de üzüntü gibi temel duygulara erişmekte zorlanabilir. Bu boşluk hissi, kişinin kendisini hayattan kopmuş, bir tür otomatik pilotta yaşıyormuş gibi hissetmesine yol açabilir.

Bu durumda, terapi süreci travmatik anıları yeniden güvenli bir ortamda işlemeyi, duygusal farkındalığı geliştirmeyi ve donmuş duygularla yeniden bağlantı kurmayı hedefler. Travma terapilerinde kullanılan EMDR (Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme) veya somatik deneyimleme gibi yöntemler, bireylerin bu kopukluk hissiyle çalışmasına ve duygusal yeniden entegrasyon sağlamasına yardımcı olabilir.

“Hiçbir şey hissetmiyorum” ifadesi, kişinin travma sonrası hayatta kalma stratejisi olarak geliştirdiği duygusal kopukluk halini yansıtabilir ve bu, bireyin iyileşme sürecinde çözülmesi gereken temel bir konudur.

 

 

 

 

Kaynakça:

Travma perspektifinden duygusal uyuşma ve "hiçbir şey hissetmeme" durumu üzerine yazdığım açıklama, travma literatürüne dayanmaktadır. Bu konuda öne çıkan bazı temel kaynaklar şunlardır: 1-Bessel van der Kolk – The Body Keeps the Score: Brain, Mind, and Body in the Healing of Trauma Van der Kolk, travmanın beden ve zihin üzerindeki etkilerini ayrıntılı bir şekilde ele alarak duygusal uyuşma gibi semptomları açıklayan öncü bir eserdir. 2-Judith Herman – Trauma and Recovery: The Aftermath of Violence - From Domestic Abuse to Political Terror Herman, travmanın duygusal ve psikolojik etkilerini kapsamlı bir şekilde ele alır ve travmatik deneyimlerin bireyin duygusal işleyişini nasıl etkilediğini açıklar. 3-Peter A. Levine – Waking the Tiger: Healing Trauma Somatik deneyimleme tekniğinin kurucusu olan Levine, travmanın bedende nasıl hapsolduğunu ve duygusal uyuşma gibi belirtilerin travmanın bir yansıması olduğunu açıklar. 4-American Psychological Association (APA) – Trauma and PTSD APA’nın yayınları ve makaleleri, travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) ve duygusal uyuşmanın psikolojik süreçlerle olan ilişkisini araştıran çeşitli çalışmaları içerir. Bu kaynaklar, travma sonrası duygusal kopukluk ve uyuşmanın anlaşılmasına ve tedavisine yönelik önemli bilgiler sunmaktadır.